KIZILCAHAMAM AKÇAKESE KÖYÜNÜN TARİHİ
1071 yılında Malazgirt’te Sultan Alparslan’ın Bizansı yenmesi ve Anadolu’nun kapılarının biz Türklere açılmasıyla büyük kafileler halinde Anadolu’ya yerleşmeye başladık. Bu kafilelerin içerisinde bizim köyün kurucuları olan büyük büyük Atalarımız da elbette mevcuttu. Anadolu'da ilk beylikler dönemine (1100 yılları başları) baktığımızda köyümüzün coğrafi olarak konumunun Anadolu Selçuklu Beyliğine bağlı topraklarda olduğu görülmektedir. O zamanlarla ilgili köyümüz hakkında yazılı bir kaynak olmadığı için obamızı kurduk mu bilemeyiz ancak 1400’lü yıllarda yazılı kaynaklarda köyümüzün ismi geçtiğine göre ilk beylikler zamanında da obamızı kurmuştuk ve muhakkak ki bütün Türk obaları gibi biz de Anadolu’nun Türkleşmesinde çok büyük katkılarda bulunmuştuk.
İkinci beylikler dönemine baktığımızda ise köyümüzün şuan ki bulunduğu alan Oğuzların Bozok koluna bağlı Kayı boyundan olan Ertuğrul Gazi’nin oğlu Osman Gazi liderliğindeki Osmanoğulları beyliği toprakları içerisinde bulunmaktaydı. Belirtmek isteriz ki Osmanlı kurulduğunda tarih 1299 yılını göstermekteydi yani bu tarihten 100 yıl sonraki yazılı kaynaklarda köyümüzün ismini gördüğümüze göre Osmanlının kuruluşunda da köyümüzün mevcut olduğunu, devletine bağlı bir oba olduğunu ve Atalarımızın devletin kuruluşunda bir çok katkılarda bulunduklarını düşünmemek imkansızdır. Osmanlının kuruluş zamanında var olan Atalarımız ve bizler devletine bağlı sadık bireyler olarak yaşadık ve öyle yaşamaya da devam edeceğiz.
Köylü araştırmalarında temel kaynakların en başta gelenlerinden birisi Tahrir Defterleridir. Farklı özellikler ve uygulamalar taşıyan daha az sayıdaki yerler dışında her idari bölgenin nüfusunu, tahmini vergi gelirini ve vergi dağılımını gösteren bu defterler Osmanlı idari, iktisadi ve sosyal tarihini mahalli ölçekte incelenmesini sağlayan kayıtlardır. Ankara sancağına ait olan ilk Tahrir Defteri 1463 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. İkinci Tahrir Defteri ise ilk defterden 60 yıl sonra 1523 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yapılmıştır. Üçüncü ve son Tahrir Defteri ise 1571 yılında yapılmıştır.
Genellikle çoğu köylüler kendi köylerini araştırırken şuan bağlı bulunduğu belediyenin araştırmalarından yola çıkarak kendi tarihi bilgilerine ulaşmaya çalışır. Biz de ilk olarak geçmişte belediyemizin yaptığı tarihi araştırmalara baktık ve Ankara sancağına bağlı Yabanabad kazasının Akçakilise isminde bir köyünün olduğunu 1463 yılındaki Tahrir defterinde gördük ancak bu defterde yakın köylerimizden olan Bayır, Çanlı, Ağsak gibi köylerimizin ismini ise göremedik. 1830-31 tarihini araştırdığımızda ise Yabanabad kazasının iki tane Akçakilise isminde köyü olduğunu gördük. 1830 yılındaki kayıtlarda köyümüzün ve komşu köylerimizin isminin olması ancak bu tarihten önceki kayıtlarda bu köylerin Yabanabad kazasına kayıtlı olmadığını görmemiz köyümüzün Ankara sancağında başka bir kazaya bağlı olduğunu düşünmemize vesile olmuştur. Ankara’nın Çubuk belediyesinin yaptığı tarihi araştırma yazılarını incelediğimizde ise çevre köylerimiz olan Bayır, Ağsak, Çanlı, Çukurca köylerinin ve o zaman ki ismi Akça kilise olan bizim köyümüzün de Ankara sancağının Çubukabad (Çubuk) kazasına bağlı olduğunu, 1830 yılından önceki kaynaklarda Yabanabad(Kızılcahamam) kazasına bağlı olarak görünen Akça kilisenin ise şuan ki Güdül’e bağlı olan Akçakese köyü olduğunu anladık.
Çubuk ve çevresine ait ve bugün elimizde bulunan ilk Osmanlı arşiv belgesi, Ankara Sancağı’na ait 1463 tarihli Maliyeden Müdevver Defterler arasında yer alan 9 numaralı tahrir defteridir. Bu defterde yer alan Çubuk kazasındaki yerleşim yerlerinden birisi de bizim köyümüz olan ve ismi Tahrir defterinde Akçakilise olarak geçen köydür. Yani ilk yazılı olarak köyümüzün ismini 1463 yılında yazılan Tahrir Defterinde görmekteyiz.
1530 tarihli diğer yazılı kaynak olan Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defterinde “Akçakilise k., Çubuk kz., Ankara l., Anadolu vt.: TD 438/385, 387 (bizim köy)” belirtilen sayfada aynen yazdığımız şekilde ismini görmekteyiz ve ekte paylaştığımız 1530 tarihli haritada da köyümüzün yerinin şuan ki konumu ile aynı olduğunu görmekteyiz.
TARİHİ KAYITLARDAKİ NÜFUS HAREKETLİLİĞİ
Köyümüzün nüfus bilgilerine yine Çubuk Belediyesinin tarih araştırmalarına ve kaynaklarına baktığımızda 1523 yılında 100 hanenin altında olduğundan bahsedildiği ancak 1571 yılında Çubukabad (Çubuk) kazasına bağlı olan köyümüzün 109 hane olduğu belirtilmektedir. Evet nüfusun çok çok fazla olması aklımızda karışıklık yaratıyor olabilir fakat belirtilen tarihlerde yani 16. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devletinin tüm bölgelerinde yoğun bir nüfus artışı olduğu görülmektedir. Aynı tarihli kayıtta komşu köylerin nüfuslarının da fazla olduğu görülmektedir. Örneğin; Ağsak(53 hane), Çanlı(124 hane), Üçbaşlu(Üçbaş 138 hane) dir.
Osmanlının 1523 tarihli kayıtlarından 300 yıl ileriye gittiğimizde 1830 tarihlerinde köyümüzün Şorba(Yabanabad-Pazar köyü)’ya bağlı olduğunu belirtmiştik. Bu tarihlerde ise köyümüzün nüfusuna tekrar baktığımızda sadece 9 haneden ibaret olduğunu görüyoruz ve aynı şekilde komşu köylerin de nüfusunun düştüğü, örneğin Ağsak(16 hane), Üçbaş(22 hane), Çanlı(5 hane), Bayır(23 hane) oldukları görülmektedir. Nüfusun 300 yıl içerisinde bu derece farklılık gösterdiği tuhaf olsa da 1960-70 yıllarında köyümüzün 40-50 hane olduğunu büyüklerimiz bilirler ancak 40-50 yıl içerisinde köyümüzün bir anda 3-5 haneye düştüğünü de gördüğümüze göre 300 yıllık süreçte bir çok savaş ve göç dalgalarının olduğunu düşündüğümüzde nüfusta bu kadar büyük hareketliliğin olması da çok normaldir.
TARİHİ KAYITLARDA KÖYÜMÜZÜN İSMİ NEDEN AKÇAKİLİSE?
Köyümüzün ismi ilk yazılı kayıt olan 1463 yılında ve sonraki birçok kayıtlarda AKÇAKİLİSE olarak geçmektedir. Her ne kadar kilise ismi tuhaf gözükse de Kızılcahamam, Çamlıdere ve Çubuk yöresinde 1523 yılında gayrimüslim (müslüman olmayan) nüfusunun bulunmadığı, ancak bölgede bir çok köyün isminde kilise ismi geçmektedir. Örneğin şuan Güdüle bağlı olan köyümüzle aynı ismi taşıyan Akçakilise köyü, yine bölgemizde Yukarı kilise(yukarıkise), hatta direk Kilise(kise köy) gibi isimleri Anadolu’nun hemen her yerinde görmekteyiz. Genelde ek olarak kullanılan Kilise ismi halk veya devlet tarafından sonraki zamanlarda bilerek veya bilmeyerek kise veya kese olarak çevrilmiştir. Bu yerlerin isimleri ve köyümüzün ismi de aslında Türkçedir fakat Orta Asya’dan göçtüğümüzde ve Anadolu’ya yerleştiğimizde daha önce de var olan bir yerleşim biriminin yanına yada yerine yeni bir yerleşim yeri kurduğumuz izlenimi vermektedir. Yani köyümüzün bulunduğu yerde veya yakınında bir Kilisenin varlığı veyahut da bir Kilise harabesi olduğu fikrini güçlendirmektedir. Bu sebeple de Akça(yani has Türkçe olan beyaz anlamına gelen kelime) ile bölgede eskiden bulunduğu düşünülen kilisenin birleşimiyle oluşturulmuş bir isimdir.
Yazımızı burada sonlandırırken tekrar hatırlatmak ve araştırmalarda bulunmak isteyenlere belirtmek isterim ki 1830’dan önceki Yabanabad kazasına bağlı köylere baktığımızda Akçakilise ismini göreceğiz ancak bu köyün şuan Güdül ilçesine bağlı olan Akçakese köyü olduğunu bilmeliyiz. Bizim köyümüz ise yani şuan Kızılcahamam ilçesine bağlı olan Akçakese köyümüz 1830 tarihinden önce Ankara’nın Çubuk kazasına bağlı olduğu, 1830 tarihinden sonra ise Şorba (pazar köyü) kazasına bağlandığı, ismimizin Akçakilise olarak geçtiği ve 1915 tarihinde ise Kızılcahamam ilçe merkezine bağlanarak şuan ki ismimiz olan Akçakese ismini alarak tarihi kaynaklara geçtiği bilinmelidir. Tarihte Türk milletinin Akçakese(Akçakilise) köyü fertleri olarak hep vardık ve ilelebet de var olmaya devam edeceğiz..
Yazımız birçok bilimsel makaleden ve kaynaktan alıntı olarak derlenmiş olup, bu bilimsel araştırmaları yapan ve tüm bu bilgilere ulaşmamızı sağlayan bilim insanlarımıza çok teşekkür ediyoruz.